Katılana Tebliğ Edilmeksizin Kesinleştirilen Karar
Ceza davasında mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinin sonuçlarına ilişkin erteleme süresi içerisinde işlenen kasıtlı suç, kesinleşme sonrası mahkûmiyet nedeniyle ilgili ilâmın tekerrüre esas alınması vb. durumlarda sanık adına yapılan incelemelerde genellikle kesinleşme tarihi açısından sanığa yapılan tebligat üzerinden bir değerlendirme yapılmaktaysa da kesinleşmenin tespiti açısından dosyanın katılanının durumunun da irdelenmesi gerekmektedir. Kamu kurumlarının suçtan zarar gördüğü kimi davalarda ilgili kamu kurumlarının davadan haberdar edilmediği, duruşma günü bildirilmeyerek yokluklarında hüküm tesis edildiği, gerekçeli karar tebliğ edilmeksizin yalnızca sanığa tebligat ile kararın kesinleştirilerek infaza verildiği, yine bazı dosyalarda katılana gerekçeli kararın tebliği sağlanmaksızın sanığın istinaf isteminin bulunmadığından bahisle mahkûmiyet hükmünün kesinleştirilerek infaza verildiği görülmektedir. Gerekçeli kararın sanığa tebliğ edildiği ayrıca davaya katılma hakkı bulunan kişi veya kuruma tebliğ edilmeksizin kararın kesinleştirilerek infaza verildiği durumda mahkûmiyet hükmünün usûlüne uygun bir şekilde kesinleştirildiğinden bahsedilemeyeceğinden mahkûmiyet hükmünde sanığa yüklenen yükümlülüklerinin ihlâl edildiğinden bahisle sanık aleyhine uygulama yapılamaz. Bu durum, kararın kesinleştiği veya infazının başladığı tarihlerin sanık aleyhine uygulamaya baz alındığı bütün infaz uygulamaları açısından önem arz eder. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 13.10.2016 tarihli ve 2016/2458 E., 2016/11867 K. sayılı kararına konu olayda karar aleyhine kanun yararına bozma yoluna başvurulmuşsa da katılana tebliğ edilmemiş kararın kesinleştiğinden bahsedilemeyeceğinden dosya mahalline iade edilmiştir. Örneğin bu dosya açısından sanık müdafii tarafından kararın katılana tebliğ edilmeksizin kesinleştirildiği belirtilerek gerekçeli kararın katılana tebliği ve kesinleşme şerhinin iptali, infazın durdurulması ve infaz evraklarının iadesi talep edilebilir, bu durumda kesinleşme tarihine ilişkin ortaya çıkan sonuçların ortadan kaldırılması mümkün olurdu. Böyle durumlarda doğrudan kanun yararına bozma yoluna başvurulması sadece zaman kaybına neden olur. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 13.10.2016 tarihli ve 2016/2458 E. , 2016/11867 K. sayılı kararı;
❗️Ceza davasında mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinin sonuçlarına ilişkin erteleme süresi içerisinde işlenen kasıtlı suç, kesinleşme sonrası mahkûmiyet nedeniyle ilgili ilâmın tekerrüre esas alınması vb. durumlarda sanık adına yapılan incelemelerde genellikle kesinleşme tarihi… pic.twitter.com/VoE4Fspqdn
— Av. Bedirhan Şimşek (@AvBedirhanSim) October 15, 2024