Yargıtay 10. Ceza Dairesi, 02.05.2023 tarihli ve 2022/9581 E., 2023/3799 K. sayılı kararı
KARAR ÖZETİ : “Beyanları sanığın mahkumiyetine esas alınan tanığın yalan tanıklık suçundan mahkumiyetine karar verildiği durumda, hükümlü sanığın yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.”
Yargıtay 10. Ceza Dairesi, 2022/9581 E. , 2023/3799 K.
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
HÜKÜMLÜ : …
SUÇ : Uyuşturucu madde ticareti yapma
İNCELEME KONUSU KARAR: İtirazın reddi
KANUN YARARINA BOZMA
YOLUNA BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.09.2020 tarihli ve 2020/118 değişik iş sayılı kararı ile, hükümlü hakkında, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi ve 52 nci maddesi uyarınca 8 yıl 4 ay hapis ve 80,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.01.2017 tarihli ve 2016/21 Esas, 2017/7 Karar sayılı kararına yönelik yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.09.2020 tarihli ve 2016/21 Esas, 2017/7 Karar sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine kesin olarak karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 21.04.2022 tarihli ve 2021/2073 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 27.05.2022 tarihli ve KYB-2022/66316 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 27.05.2022 tarihli ve KYB-2022/66316 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Sanığın mahkûmiyetine konu Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.01.2017 tarihli ve 2016/21 Esas, 2017/7 Karar sayılı kararı kapsamında tanık … ile tanık …’in beyanlarına başvurulduğu, tanık …’in sanık …’i tanımadığını, uyuşturucu alış verişine tanık olmadığını beyan ettiği, sadece tanık …’in uyuşturucu maddeyi sanıktan satın aldığını kabul ettiği, ayrıca dosyada yer alan 17.05.2016 tarihli olay tutanağında tanık …’in üzerinden uyuşturucu madde çıktığı, sanık …’in üzerinden herhangi bir uyuşturucu maddenin bulunmadığına dair tespitin yer aldığı, bu halde esasen sadece tanık …’in beyanlarına dayanılarak sanığın mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmakla,
Dosya kapsamına göre, tanık … hakkında sanık …’ın cezalandırılmasına sebep olan olay kapsamında verdiği beyan nedeniyle yalan tanıklık suçundan yapılan yargılama neticesinde Kocaeli 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.10.2019 tarihli ve 2019/31 Esas, 2019/689 Karar sayılı kararı kapsamında yalan tanıklık suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, sonradan ortaya çıkan durum karşısında, yargılamanın yenilenmesi talebi olarak ileri sürülen delillerin 5271 sayılı Kanun’un 318 ilâ 320 nci maddeleri uyarınca yargılamanın yenilenmesini gerektirecek mahiyette olup olmadığının toplanacak delillerle birlikte değerlendirildikten sonra, yargılamanın yenilenmesinin kabul veya reddine karar verilmesinin uygun olacağı gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
A. Sanık hakkında 17.06.2016 tarihli uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın tanık …’e uyuşturucu madde sattığı sabit görülerek Kocaeli
4. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.01.2017 tarihli ve 2016/21 Esas, 2017/7 Karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi ve 52 nci maddesi uyarınca 8 yıl 4 ay hapis ve 80,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın sanık ve müdafii tarafından istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 21.02.2017 tarihli ve 2017/326 Esas, 2017/319 Karar sayılı kararı ile, düzeltilerek istinaf başvurularının esastan reddine karar verilerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
B. Sanık müdafiinin 07.09.2020 tarihli dilekçesi ile, hükme esas alınan tanık …’in Kocaeli 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.10.2019 tarihli ve 2019/31 Esas, 2019/689 Karar sayılı kararı ile yalan tanıklık suçundan cezalandırıldığı ve hükmün kesinleştiği gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesini talep ettiği, Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.09.2020 tarihli ek kararı ile yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verildiği, ek karara sanık müdafii tarafından itiraz edilmesi üzerine, mercii Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.09.2020 tarihli ve 2020/118 değişik iş sayılı kararı ile “itirazın reddine” karar verildiği, anlaşılmıştır.
C. Dosya kapsamına göre; sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyetine karar verilmesini takiben yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulması üzerine, Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.09.2020 tarihli kararı ile “mahkûmiyet hükmüne esas olarak dayanılan tek delilin tanık …’in beyanı olmadığı, adı geçen tanığın beyanları ile uyum arz eden kolluk tutanağı ve diğer tanık …’in beyanlarının da mahkûmiyet hükmüne esas delil niteliğinde olduğu, tanık …’in beyanlarının mahkememizce kurulan hükme esas tek delil niteliğinde olmadığı” gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmiş ise de,
5271 sayılı Kanun’un “Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri” başlıklı 311 inci maddesinde yer alan “(1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:…b) Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa…” şeklinde düzenleme dikkate alındığında,
Somut olayda, sanığın mahkûmiyetine konu Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.01.2017 tarihli ve 2016/21 Esas, 2017/7 Karar sayılı kararı kapsamında tanık … ile tanık …’in beyanlarına başvurulduğu, tanık …’in sanık …’i tanımadığını, uyuşturucu alış verişine tanık olmadığını beyan ettiği, tanık …’in uyuşturucu maddeyi sanıktan satın aldığını belirttiği, 17.05.2016 tarihli olay tutanağına göre, tanık …’in üzerinde uyuşturucu madde ele geçirildiği, sanık …’in üzerinde herhangi bir uyuşturucu maddenin ele geçirilmediğinin anlaşıldığı, tutanak tanıklarının beyanına
başvurulmadığı, dosya kapsamında üst arama tutanağı bulunmadığından tanık Şiar’ın sanığa verdiğini söylediği paranın sanığın üzerinde bulunup bulunmadığının anlaşılamadığı, esasen tanık …’in beyanlarına dayanılarak sanığın mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmakla, tanık Şiar hakkında sanık …’ın cezalandırılmasına sebep olan olay kapsamında verdiği beyan nedeniyle yalan tanıklık suçundan yapılan yargılama sonucunda, Kocaeli 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.10.2019 tarihli ve 2019/31 Esas, 2019/689 Karar sayılı kararı kapsamında yalan tanıklık suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, sonradan ortaya çıkan durum karşısında, yargılamanın yenilenmesi talebi olarak ileri sürülen delillerin 5271 sayılı Kanun’un 318 ilâ 320 nci maddeleri uyarınca yargılamanın yenilenmesini gerektirecek mahiyette olup olmadığının toplanacak delillerle birlikte değerlendirildikten sonra, yargılamanın yenilenmesinin kabul veya reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, mercii tarafından “itirazın kabulü” yerine “itirazın reddine” karar verilmesi, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.09.2020 tarihli ve 2020/118 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
02.05.2023 tarihinde karar verildi.