Denetimli Serbestlikte Hükümlünün “bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştığını ve kendi işini kurduğunu ve işlettiğini” Belirtirken Gerçeğe Aykırı Beyanda Bulunması Yükümlülük İhlâli Değildir.
Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin 84/7. maddesi uyarınca hükümlünün “bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştığını ve kendi işini kurduğunu ve işlettiğini” belgelendirmesi ve bu nedenle kamuya yararlı işte çalışma yükümlülüğünün kaldırılmasını talep etmesi durumunda kamuya yararlı işte çalışma yükümlülüğü kaldırılmaktadır. Uygulamada, hükümlünün bu sebeplerle kamuya yararlı işte çalışma yükümlülüğünün kaldırılması sonrasında bu sebeplerin ortadan kalkması ve durumun hükümlü tarafından bildirilmemesi veya başından beri hükümlü tarafından gerçeğe aykırı beyanda bulunulmuş olması ve bu durumların yapılan denetim sırasında ortaya çıkması “yükümlülük ihlâli” olarak değerlendirilebilmekte ve diğer yasal koşulların da bulunması hâlinde denetimli serbestlik dosyası kapatılarak hükümlü hakkında Açık Ceza İnfaz Kurumuna iade kararı verilebilmektedir. Oysaki hükümlünün “bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştığına ve kendi işini kurduğuna ve işlettiğine” ilişkin beyanlarının gerçeğe aykırı olduğu veya ilk başta gerçek olsa dahi sonradan bu durumun değiştiği ve hükümlü tarafından işten ayrıldığının veya işletmesini kapattığının bildirilmediği hâllerde durum; “yükümlülük ihlâli” olarak değerlendirilmemeli, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce hükümlü hakkında kamuya yararlı işte çalışma yükümlülüğünün tekrardan uygulanmasına başlanmasıyla yetinilmelidir. Aksi uygulamanın hukuka aykırı olduğuna ilişkin Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 05.12.2016 tarihli ve 2016/3361 E. , 2016/4161 K. sayılı kararı;