Hassas terazide uyuşturucu kalıntısı bulunması tek başına sanığın kalıntısı bulunan uyuşturucu maddenin ticaretini yaptığını göstermez.
Hassas terazide uyuşturucu kalıntısı bulunması tek başına sanığın kalıntısı bulunan uyuşturucu maddenin ticaretini yaptığını göstermez. Terazide tespit edilen uyuşturucu kalıntısının ne zaman ve ne şekilde oluştuğuna dair herhangi bir bilginin de bulunmadığı hâllerde oluşan şüphenin sanık aleyhine değerlendirilmemesi gerekir. Bu durum, özellikle arama el koyma sırasında yakalanan uyuşturucu madde ile birlikte el koyulan hassas terazide başkaca bir tür uyuşturucu madde kalıntısının bulunması sebebiyle TCK md. 188/4-a’nın tatbikinin talep edildiği iddianameler sonrası açılan kamu davaları açısından yol göstericidir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.02.2020 tarihli ve 2017/344 E., 2020/140 K. sayılı kararı;
“16.09.2015 tarihinde mahkemeden alınan iletişimin tespiti kararıyla (2) ay süreyle takip edilen, 17.11.2015 tarihinde hakkındaki iletişimin tespiti kararı (1) ay süreyle uzatılan, yakalandığı 23.12.2015 tarihine kadar tespit edilen telefon görüşmelerinden yalnızca 28.09.2015 tarihli iki adet suç unsuru içeren görüşmesi bulunan, hakkındaki teknik araçlarla izleme kararı süresince şüphe uyandıracak herhangi bir eylemi tespit edilemeyen, ikametinde ele geçirilen eroin bulaşıklı hassas teraziyi evinde ve bazende iş yerine götürerek kullandığını söyleyen, adli sicil kaydı itibarıyla kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği anlaşılan ve uyuşturucu madde kullandığını savunan sanığın, üç ayı aşan bir süre takip edilmesine rağmen bu süreçte suç unsuru teşkil edebileceği değerlendirilen 28.09.2015 tarihli görüşmeleri dışında başka herhangi bir görüşmesinin ve teknik araçla izleme kararı süresince de uyuşturucu madde ticareti yaptığı şüphesini uyandıracak herhangi bir eyleminin tespit edilememesi, sanığın terazide kalıntısı tespit edilen eroini “kullanma dışında bir amaçla” bulundurduğuna dair dosya kapsamı itibarıyla somut herhangi bir delil olmadığı gibi terazide tespit edilen eroin bulaşığının ne zaman ve ne şekilde oluştuğuna dair herhangi bir bilginin de bulunmaması dikkate alındığında, bu konuda oluşan şüphenin sanık aleyhine değerlendirilemeyeceği ve sanık hakkında TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasının uygulama koşullarının oluşmadığı,
Öte yandan, 28.09.2015 tarihinde esrar sattığı anlaşılan sanığın ikametinde o tarih itibarıyla suçun delillerinin tespiti amacıyla herhangi bir arama işlemi yapılmadığı dikkate alındığında; 23.12.2015 tarihinde evinde ele geçirilen suç konusu net 12,5 gram esrarı, 2-3 ay kadar önce 300-350 gram olarak Diyarbakır’dan aldığını ve 28.09.2015 tarihinde …’e verdiği esrardan kalanlar olduğunu söyleyen sanığın savunmalarının aksine, 28.09.2015 tarihinden sonra temin ettiğine dair somut bir delil bulunmadığı, bu konuda oluşan şüphenin de sanık aleyhine değerlendirilemeyeceği, bu hâliyle sanığın 28.09.2015 ile 23.12.015 tarihleri arasında süre gelen eyleminin bütünüyle “uyuşturucu maddeyi satışa arz etme” suçunu oluşturduğu, aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesinin söz konusu olmaması nedeniyle sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı,
Kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmündeki gerekçelerinin isabetli olmadığına ve mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.“
❗️Hassas terazide uyuşturucu kalıntısı bulunması tek başına sanığın kalıntısı bulunan uyuşturucu maddenin ticaretini yaptığını göstermez. Terazide tespit edilen uyuşturucu kalıntısının ne zaman ve ne şekilde oluştuğuna dair herhangi bir bilginin de bulunmadığı hâllerde oluşan… pic.twitter.com/4ZDThdPrUE
— Av. Bedirhan Şimşek (@avbedirhansim) March 2, 2024