Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 15.02.2023 tarihli ve 2022/11502 E., 2023/3310 K. sayılı kararı
HÜKÜM ÖZETİ : “5271 sayılı Kanun’un 217 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince sanığa yüklenen suçun, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delille ispatının mümkün olduğu ceza yargılamasında, bir delilin reddedilmesi için aynı Kanun’un 206/2 nci maddesinde sayılan durumların dışında delilin, akla, mantığa, bilimsel verilere, fizik kurallarına, herkesçe bilinen somut duruma, hayatın olağan akışı içinde gündelik yaşamdan edinilen karine niteliğindeki bilgilere aykırı olması ya da tanığın yalan söylediğinin ortaya çıkması gibi reddi için haklı, makul ve kabul edilebilir hukuki gerekçelerin gösterilmesinin zorunlu olduğu, tanığın; katılanın akrabası olmasının anlatımlarının reddedilmesinin tek haklı ve kanuni gerekçesi olamayacağı”
Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2022/11502 E. , 2023/3310 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tehdit
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanığın telefonla katılanı tehdit ettiği iddiasıyla … Sulh Ceza Mahkemesine açılan davada Mahkemenin 18.07.2011 tarihli kararıyla eylemin şantaj suçunu oluşturabileceğinden bahisle görevsizlik kararı vermiş, dosyanın gönderildiği … Asliye Ceza Mahkemesince de karşı görevsizlik kararı verilmesi üzerine görev uyuşmazlığını inceleyen … Ağır Ceza Mahkemesinin 13.10.2011 tarihli kararı ile … Asliye Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın bu mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir. Yapılan yargılama neticesinde 31.01.2013 tarihli kararla sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106 ncı maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 52 nci maddesi uyarınca 3.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, kararın sanık tarafından temyizi üzerine incelemeyi yapan Dairemizin 19.01.2017 tarihli kararı ile uzlaştırmanın düzenlendiği 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesinde yapılan değişiklik uyarınca sanık hakkında sair yönleri incelenmeden uzlaştırma işlemi yapılarak sonucuna göre yeniden hüküm kurulması gerekçesiyle bozma kararı verilmiş, bozmaya uyularak yapılan yargılamada taraflar arasında uzlaştırmanın sağlanamaması nedeniyle tehdit suçundan yeniden aynı Kanun maddeleri uyarınca sanığın 3.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Bu kararın da sanık tarafından temyizi üzerine incelemeyi yapan Dairemizin 23.02.2021 tarihli kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinde düzenlenen basit yargılama usulüyle ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarihli kararı da gözetilerek yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması nedeniyle bozma kararı verilmiştir. Bozma kararına uyan Mahkeme, taraflara ihtarlı tebligat yapılmasından sonra sanık hakkında 18.06.2021 tarihli kararıyla tehdit suçundan basit yargılama usulünün uygulanmasına ve sanığın neticeten 2.240,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiş, bu karara sanık müdafii tarafından itiraz edilmesi üzerine Mahkemenin 05.07.2021 tarihinde tensiben verdiği kararla resen duruşma açıp, tarafların da beyanlarını aldıktan sonra yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu kararla sanığın 5237 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 50 nci maddesinin birinci fıkrası ile 52 nci maddesi uyarınca sanığın 3.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi, katılanın soyut beyanları dışında cezalandırılmaya yeterli delil olmadığı, tanık olarak dinlenen katılanın annesinin beyanlarına itibar edilemeyeceği ile resen tespit edilecek nedenler de dikkate alınarak kararın bozulmasına, katılan vekilinin temyiz istemi ise sanığın en üst hadden cezalandırılması gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanığın, olay günü telefonla görüştüğü katılanı, hakkındaki şikayeti geri almadığı taktirde öldürmekle ve işe girerken teminat olarak verdiği senedi işleme koymakla tehdit ettiği iddiasıyla açılan davada Mahkeme oluşu iddianamedeki gibi kabul ederek tehdit suçundan mahkumiyet kararı vermiştir.
IV. GEREKÇE
1. Sanığın, telefonla katılanı aradığını kabul eden savunması, sanığın kendisini telefonla tehdit ettiği yönündeki katılan beyanı, bu beyanı doğrulayan katılanın annesinin ifadesi ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanığın sübut bulan tehdit suçunu işlediği yönündeki Mahkemenin inanç ve takdirinde hukuka aykırılık görülmemiş, 5271 sayılı Kanun’un 217 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince sanığa yüklenen suçun, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delille ispatının mümkün olduğu ceza yargılamasında, bir delilin reddedilmesi için aynı Kanun’un 206/2 nci maddesinde sayılan durumların dışında delilin, akla, mantığa, bilimsel verilere, fizik kurallarına, herkesçe bilinen somut duruma, hayatın olağan akışı içinde gündelik yaşamdan edinilen karine niteliğindeki bilgilere aykırı olması ya da tanığın yalan söylediğinin ortaya çıkması gibi reddi için haklı, makul ve kabul edilebilir hukuki gerekçelerin gösterilmesinin zorunlu olduğu, tanığın; katılanın akrabası olmasının anlatımlarının reddedilmesinin tek haklı ve kanuni gerekçesi olamayacağı, temel ceza tayin edilirken neden alt hadden hüküm kurulduğunun makul gerekçelerle kararda ele alınmış olması karşısında sanık müdafii ile katılan vekilinin temyiz nedenlerine itibar edilmemiştir.
2. Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezanın kanuni bağlamda uygulandığı anlaşıldığından,
Sair yönlerden yapılan incelemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin kararında sanık müdafii ile katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
15.02.2023 tarihinde karar verildi.