Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 17.05.2023 tarihli ve 2021/9780 E., 2023/18531 K. sayılı kararı
KARAR ÖZETİ : “E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda başka suçtan hükümlü olup kalmakta olduğu koğuşta kafasından yaralanmış olan sanığın jandarma görevlileri olan katılanlar tarafından Devlet Hastanesi acil polikliniğine muayene ve tedavi için götürülmek üzere ring aracına bindirildiğinde aracın kabin kapılarını yumruklayarak yüksek bir sesle “Ben gitmek istemiyorum, böyle cezaevinin a… koyayım, beni indirin aşağıya, yarın benim açık görüşüm var, sizleri onlara söyleyeceğim, onlar gereğini yapar, … ya kadar sizi şikayet edeceğim, siz kim oluyorsunuz, göreceksiniz.” diyerek katılanlara bağırdığı, sanığın yine cezaevine teslimi sırasında duyarlı kapıdan geçerken “Size bunun hesabını soracağım, yarın benim açık görüşüm var, ailem size ne yapacağını bilir, benim de kim olduğumu görürsünüz.” dediği, yine içeri giriş esnasında “Siz hepiniz topsunuz, size göstereceğim, bunun hesabını soracağım.” şeklindeki sözleri sözleri bütün olarak ve söylendiği bağlam içinde değerlendirildiğinde şikayet hakkını kullanacağını bildirme niteliğinde olduğundan tehdit suçunun yasal unsurları oluşmamıştır.”
Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2021/9780 E., 2023/18531 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hakaret, tehdit
Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkemenin kararı ile sanık hakkında;
1. Hakaret suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, 43 üncü maddesinin ikinci fıkrasının delaletiyle birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına ve sanığa verilen cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine,
2.Tehdit suçundan 5237 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi, 43 üncü maddesinin ikinci fıkrasının delaletiyle birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 3 ay 3 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına ve sanığa verilen cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine,
Karar verilmiştir.
Tebliğnamede hakaret ve tehdit suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin onanması yönünde görüş bildirilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği; aleyhine ifade verenlerin olay yerinde olmadığına, konuyla ilgili çocuk koğuşunda yatan ve kendisiyle beraber sevk edilen kişinin tek tanık olduğuna, nasıl kandırılıp aleyhine ifade vermişse buna inanmadığına, diğerlerinin ya para karşılığında ya da memur olduğundan memur lehine ifade verdiğine, olayın asıl çıkış amacının araştırılmasını talep ettiğine, tahrik ve zorunluluk altına itildiğinin anlaşılacağına, aynı olayla ilgili kendi şikayeti yönünden suç unsuru olmadığı belirtildiği halde karşı tarafın açtığı aynı davadan ceza aldığına, savcılıkta verdiği ifadesiyle ilgili hiç bir işlem yapılmadığına ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1…. E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda başka suçtan hükümlü olup kalmakta olduğu koğuşta kafasından yaralanmış olan sanığın jandarma görevlileri olan katılanlar tarafından … Devlet Hastanesi acil polikliniğine muayene ve tedavi için götürülmek üzere ring aracına bindirildiğinde aracın kabin kapılarını yumruklayarak yüksek bir sesle “Ben gitmek istemiyorum, böyle cezaevinin a… koyayım, beni indirin aşağıya, yarın benim açık görüşüm var, sizleri onlara söyleyeceğim, onlar gereğini yapar, … ya kadar sizi şikayet edeceğim, siz kim oluyorsunuz, göreceksiniz.” diyerek katılanlara bağırdığı, sanığın yine cezaevine teslimi sırasında duyarlı kapıdan geçerken “Size bunun hesabını soracağım, yarın benim açık görüşüm var, ailem size ne yapacağını bilir, benim de kim olduğumu görürsünüz.” dediği, yine içeri giriş esnasında “Siz hepiniz topsunuz, size göstereceğim, bunun hesabını soracağım.” dediği, sanığın bu şekilde kamu görevlisi olan katılanlara görevlerinden dolayı hakaret ve tehditte bulunduğu Yerel Mahkemece kabul olunmuştur.
2. Sanığın, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediği yönünde savunma yaptığı anlaşılmıştır.
3. Katılanın her aşamada oluşa ilişkin istikrarlı ve birbiriyle uyumlu anlatımlarının bulunduğu, tespit edilmiştir.
4. Sanığa ait adlî sicil kaydı dava dosyasında mevcuttur.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1.Tehdit suçu, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdit içerdiği düşünülen sözlerin olay kapsamında hangi bağlamda kullanıldığının da değerlendirilmesi gerekir. Somut olayda; sanığın sözleri bütün olarak ve söylendiği bağlam içinde değerlendirildiğinde şikayet hakkını kullanacağını bildirme niteliğinde olduğundan tehdit suçunun yasal unsurları oluşmadığı halde sanık hakkında tehdit suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,
2. Sanığın aşamalardaki olay tarihinde kendisine jandarma görevlilerince hakaret edildiğine yönelik savunması, soruşturma aşamasında savcı huzurunda beyanı tespit edilen …’nin “…jandarmanın sanığa yönelik piç” diye sövdüğünü duydum şeklindeki anlatımı karşısında olayın çıkış nedeni ve gelişmesi değerlendirilerek sonucuna göre haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
3. Kabule göre ise,
a. Sanığın tekerrüre esas alınan mahkumiyetine konu suçun 5237 sayılı Kanun’un 141 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen hırsızlık suçuna ilişkin olduğu ve 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesinde 6763 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrası suçun uzlaştırma kapsamına alınmış olması karşısında, sanık hakkında sözü edilen hırsızlık suçudan mahkumiyeti içeren ilam yönünden uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak, sonucuna göre sanığın tekerrüre esas alınabilecek başka sabıka kaydı olup olmadığı ve bu doğrultuda hakaret ve tehdit suçlarında temel ceza belirlenirken hapis ya da adli para cezasından hangisinin tercih edildiği hususları da değerlendirilerek, tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerekliliği,
b. 17.10.2019 gün ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, 5271 sayılı Kanun’a 7188 sayılı Kanun’la eklenen geçici 5 inci maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 Karar sayılı kararıyla “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38 inci maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa’nın 38 inci maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 7 ve 5271 sayılı Kanun’un 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunduğu belirlendiğinden karar bu yönleriyle,
Hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
17.05.2023 tarihinde karar verildi.